Ailece tatile gittiğimiz yerde biraz medeniyet içinde olmak, huzurlu bir ortamda azıcık gün ışığıyla buluşmak istiyoruz. Nereye mi? Yüzlerce uçak hala güneye süzülürken biz kuzeye, Danimarka’ya uçuyoruz.
Her yıl yaşamak için dünyanın en iyi ülkelerin başında gelmesi çok doğal: Güvenli, modern, keyifli. Taşınmasak da biraz gezip görmek, biraz da yenilikler keşfetmek için çocuklarla yola çıkınca, Danimarka’nın harika bir yer olduğuna bir kez daha inandım. İlk akla gelen 10 nedeni de sizin için sıralıyorum, ailece güzel bir tatil için siz de okuyun değerlendirin.
Bisikletle Sokaklar Eğlenceli!
Kopenhag sokaklarında çocuğunuzun ilk dikkatini çeken şey her yerde karşınıza çıkacak bisikletler olabilir. Danimarkalılar hava nasıl olursa olsun hayatlarının her alanında bisiklet kullanıyor. Bebekler sepetlerde, kimi zaman arkalarında, birden fazla ufaklık varsa kargo bisikletleriyle yollarda. 6 yaşından önce iki tekerlekli bisiklet kullanmayı çoğu öğrenmeye başlıyor.
Siz de ailenize uygun olan bisikleti seçip her yeri iki teker üzerinde keşfedebilirsiniz. Yollar oldukça iyi, düzenlemeler harika. Otobüs ve metro hatları mevcut ama aralarda kimi zaman uzun yürüme mesafeleri olabiliyor, çünkü hayatları toplu taşımaya değil böyle özgürce, sağlığa da katkı sağlayan ve eğlenceli şekilde ulaşmaya endeksli.
Bir Çocuk İçin En Harika Buluşlardan Biri LEGO’nun Anavatanı
LEGO Danca iyi oyna anlamına gelen “leg godt” deyiminden geliyor. Dünyanın yaratıcılığı destekleyen en güzel oyuncağının bu tema üzerine açılan ilk parkı LEGOLAND Billund, Kopenhag’a yaklaşık iki buçuk saatlik karayolu mesafesinde bulunuyor.
Araba, tren ve otobüsle ulaşmak mümküb. Kimi atraksiyonlar boy sınırı, bir kısmında ise yaşla ilgili sınırlamalar var ama hemen her yaşın eğlenmesi için seçenekler sunuluyor. Girişteki sırayı atlatmak için bileti önden almanızda fayda var. Binmek istediğiniz atraksiyonlarda sıra olduğunda ise hiç sorun değil çünkü beklerken yanı başınızdaki lego havuzunda çocuğunuz çoktan dalıp gitmiş oluyor.
Parkın açılış kapanış saatleri yaz kış değişkenlik gösterebiliyor, gitmeye karar vermeden mutlaka kontrol etmelisiniz.
En Sevdiğimiz Masalların Yazarı Andersen’in Evi
Sinderella’dan Çirkin Ördek Yavrusu’na, Parmak Çocuk’tan Kibritçi Kız’a hepimizin küçükken severek okuduğu masalların yazarı Hans Christian Andersen’in memleketi burası. Andersen doğal olarak her yerde karşınıza çıkıyor.
Kopenhag’ın sembollerinden Küçük Deniz Kızı heykelini görebilir, şehrin kalbinde bulunan H. C. Andersen Fairy-Tale House müzesinde masallardan kesitleri görebilir, bir çok masalını yazdığı Kopenhag’ın en güzel bölgelerinden Nyhavn’daki evlerine göz atabilir, doğduğu yer olan Odense şehrini ziyaret edebilirsiniz. Andersen’in ilham bulduğu yerlerden biri de silindir şeklinde, tepesine panoromik manzara için çıkabileceğiniz gözlem kulesi Rundetaarn.
Doğası da Kilometrelerce Uzan Köprüleri de Etkileyici
Yemyeşil doğasıyla bir çok adadan oluşan Danimarka’da adaları birbirine bağlayan köprüler de etkileyici. Toplamda 18 km uzunluğa varan Storebælt, ülkenin güney ve kuzeyinin bağlantı noktası. Bir diğer ilginç köprü ise Øresund.
Tren ya da arabayla bu köprüden 35 dakikalık bir yolculukla İsveç’e, Malmö’ye ulaşabiliyorsunuz. Malmö de en azından bir gün geçirilebilecek güzel bir şehir, plan yaparken bunu unutmamalı. Bir küçük not: Yollar harika ama köprü geçişleri biraz cep yakıyor, araba kiralarken yolunuzun üstündeki köprüleri ve geçişleri öğrenmeyi unutmayın.
Saraylar Şatolar Gibi Gerçek Prensesler de Var
Saray ve şatoları gezmeye Kopenhag’da bulunan ve neredeyse 40 yıldır tahtta olan Kraliçe Margrethe’in evi Amalienborg Sarayı’ndan başlayabilirsiniz. Dört ayrı saraydan oluşan rokoko mimarsindeki Sarayların ortasındaki meydanda öğlen saatinde saray muhafızlarının nöbet değişimi seyredilebiliyor.
Kraliyet mücevherlerinin büyüsüne kapılmak isteyenlerin adresi 400 yıllık Rosenborg Şatosu olmalı. Kopenhag’a bir saate yakın mesafede ülkenin önemli etkinliklerinin ev sahipliği yapan Fredensborg Şatosu ise temmuzda halka açık oluyor. Shakespeare’in Hamlet eserine ilham kaynağı olan yer de burada: Kronborg Şatosu.
Doğal Lezzetler Özellikle Çocuklarla Öncelikli Tercihimiz
Kuzey Avrupa’nın sunduğu doğal lezzetleri bir araya getiren yeni İskandinav Mutfağı Danimarka’ya gastronomi odaklı seyahatleri de körüklemeye başladı. Örneğin Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinde yıllardır başı çeken Noma, yaratıcılığı ile doğal müthiş lezzetler sunuyor.
Kopenhag sokaklarında İskandinav mutfağını tadabileceğiniz onlarca harika restoran var. Günlük keyifli ve lezzetli yemekler içinse açık sandviçleri olan hemen her yerde karşınızda. Özellikle balık seven çocuklarınız varsa, yemek ailece sizin için çok keyifli geçebilir. Kahvaltıda ise üstü farklı reçellerle bezenmiş wienerbrød tatlı bir başlangıç isteyenler için ideal. İskandinav mutfağının yanında farklı mutfaklar ararsanız, Street Food Market hem açık hem de hangarvari kapalı ortamda irili ufaklı standlarla sizi dünya mutfağından lezzetlerle karşılıyor.
Kuzey’de, Givskud’da Safariye Çıkma Vakti
Hem hayvanat bahçesi hem de bir safari parkı olan Vejle yakınındaki Givskud, özellikle LEGOLAND ziyareti yapmayı düşünenlerin görmeden dönmemesi gereken bir yer. Üç deneyim sunuluyor, bir tanesi yürüyerek, diğeri safari otobüsüyle gezinmek ve sıkı durun sonuncusu da kendi arabanızla park içinde safari. En eğlencelisi de bunu yapmak.
Arabayla giriş yaparken cd ya da flash bellekte park hakkında bilgileri alıp koltuğunuzda dinlemeye başlıyorsunuz. Gezerken üç büyük otopark, arabanızdan inip yürüyerek de parkı keşfetmeniz için mevcut. Ayrıca arabayla sayısız tur da atabiliyorsunuz, turunuz bitince çıkmanız gerekmiyor, parkın içinde ağır ağır ilerleyerek gezinebiliyorsunuz. Yanlız şoförünüz önüne iyi bakmalı çünkü her an bir lama, bir geyik belki de bir aslan karşınıza çıkabilir. Aslanların bulunduğu kısıma girerken uyarılar yoğun: Kapıları camları kitleyin (çocukların Simba sevgisiyle kucaklama isteğine karşı). Bizim gibi aslanları yemekte yakalayıp vahşi doğaya makul seviyede konuk olabilirsiniz.
Yürüyerek gezerken de harika tecrübeler ediniyorsunuz. Besleyebileceğiniz ya da filler gibi beslenmesini izleyeceğiniz hayvanların dışında, Madagaskar’dan dostlarımız lemurlar kedi gibi yanınızdan geçerek sağa sola tırmanıyorlar. Gergedanlar, goriller ve daha bir çoğuyla tanışmanız mümkün. Bir de parkın son etabında Jurassic Park tadında dinozor dostu çocukları mutlu edecek geniş bir alan var. T-rex’ten Diplodocus’a 40 dinozorun kimisi hareketli.
Dünyanın En Eski İkinci Antik Parkı Tivoli Bahçeleri Görülmeli
Kopenhag’ın en gözde yerlerinden biri Tivoli Bahçeleri. Dünyanın en eski ikinci antik eğlence parkı olan 170 yıllık bu eğlence parkının Disneyland’e de ilham kaynağı olduğu söyleniyor. İçinde roller coasterlardan dönme dolap gibi eğlence parkurları mevcut.
Giriş bileti ve atraksiyonlara biniş bileti ayrı satılıyor. Gün içinde konserler, pandomim gösterileri ve çeşitli şovlar da ziyaretinizi daha da renkli hale getirebiliyor. Peysaj şahane, tüm günü keyifle geçirebilmeniz için oldukça güzel bir denge kurulmuş. Parkta sadece çocuklu aileler değil, gençleri ve çimlerde, banklarda, cafelerde vakit geçirmeye gelen yaşlıları da görüyorsunuz.
Sabah kalabalık olsa da öğleden sonraları daha sakin, üstelik akşam geç saatlere kadar açık ve ışıklandırıldığında da görülmeye değer.
Çocuklar İçin Müzeler Cenneti
Çocuğunuz neye meraklı? Özellikle Kopenhag ve çevresi sizi müzelere merakı doyurmak için aranan cinsten. 4-10 yaş çocuklar için keyifli bir deneyim sunan Çocuk Müzesi’nde Vikingler dönemine uzanabilirsiniz. Dünyanın en iyi denizcilerinin hangi karalara adım attığı, nasıl bir yaşam sürdüğünü, nasıl giyindiğini görebilirsiniz. Şehrin biraz dışında Friandsmuseet’teki The Open Air Museum ise dünyanın en eski ve en büyük açık hava müzelerinden biri.
Müze ev niteliğinde 50 çiftlik ve yeldeğirmeninden oluşan alanda 1650’den 1940’a doğru bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Louisiana Sanat Müzesi ise üç katlı bir çocuk kanadına sahip. Atölye çalışmaları, Danimarka’nın çocuk kitaplarını görebileceğiniz ve hikayeleri dinleyebileceğiniz bir anlatım odası, sanata meraklı miniklerin de büyüklerin de ilgisini çekebilir.
Kumdan Kaleler Yapmadan Tatil Geçmemeli
İskandinavya denildiğinde içinize hafif bir ürperti giriyorsa durun acele etmeyin. Danimarka’ya yolunuz düştüğünde bahar sonundan sonbahar ortalarına kadar gayet güneşli ve güzel bir havaya denk gelme ihtimaliniz çok yüksek. Üstelik Kopenhag’da kalsanız bile hemen yakınlarda deniz kuma ulaşmanız mümkün. Kentin kumsal bölgesi Amager Beach Park, uzun yaz günlerini geçirmek için yerlilerin uğrak yerlerinden biri.
İki kilometrelik alanda yapay bir adacık ve göleti olan bölgede küçükler havuz kenarında, ya da kumda neşeyi buluyor. Buraya gelmişken konserleri yakalayabilir, yeldeğirmenlerine ve Danimarkayla İsveç’i birbirine bağlayan Øresundsbroen Köprüsü’nü de görebilirsiniz. Bir diğer kumsal ise Kopenhag merkezinden 10 kilometre kadar uzaklıktaki Bellevue.700 metrelik sahilinde dinlenmek keyifli olabilir. Østerbro’da bulunan Svanemølle ise kumlu sahilinden uzanan 130 metrelik iskelesiyle sizi denize ulaştırıyor.