Bir Efsanenin peşinde ailece keşfe ne dersiniz? Rotamızı geçilmez boğaza, Çanakkale’ye çeviriyoruz.
“Dev bir poni mi göreceğiz?” Melis’i bu rotada en çok heyecanlandıran konu, Troya denilince ilk akla gelen imaj olan tahta at. Tan ise konuya farklı yaklaşıyor: “ O zaman nasıl silahları varmış, neden savaşmışlar, hazine mi varmış?” . UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girişinin 20. senesi olunca, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu yılı Troya Yılı ilan etti. Eğer siz de çocuklarınızla Çanakkale’ye Troya yoluna dökülmeyi planlıyorsanız işte ihtiyacınız olan her şey burada.
Troya Antik Kenti ve Troya Atı
Troya’ya gelmeden çocuklarınıza Homeros ve İlyada Destanı’ndan bahsetmelisiniz. Geldiklerinde konuya hakim olurlarsa daha çok keyif alırlar. Antik Kenti’nin girişinde ilk göze çarpan şey elbetteki dev tahta at. Bu at savaş zamanı nasıldı tam olarak bilinmiyor, ancak buradaki at 1974’te yapılmış ve içine de tırmanılabiliyor.
Atın hemen ilerisinde MÖ 3500’lerde başlayan medeniyetiyle Troya Antik kentini gezme imkanınız var. 9 katmandan oluşan üst üste gelen şehirlerin taşlarının farklı yapısı görebilirsiniz. Bizim bildiğimiz destan ise Yedinci Troya döneminde geçiyor.
Indiana Jones severler yaklaşın
İtiraf ediyorum: Küçükken her Indiana Jones izleyen gibi ben de kazılar ve maceralar peşinde koşan bir arkeolog olmak isterdim. Arkeoloji heyecan verici bir bilim ve ciddi sabır işi. Anadolu topraklarının kültürel zenginlikleri kitaplarda birkaç satırda geçirilecek kadar kısa değil o yüzden daha fazla araştırmalı ve öğrenmeli.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu alana olan duyarsızlık, bildiğiniz gibi günümüzde bu zenginliklerin bir çoğunun yurtdışına kaçırılmasına neden olmuş. Troya Hazineleri de bu zenginliklerden bir tanesi.
Heinrich Schliemann adındaki Alman tüccar, Homeros’un İlyada’sına olan özel ilgisiyle arkeolog olmaya soyunuyor, Frank Calvert adında bir başka arkeologun da desteğiyle Troya ve kralın hazinesini bulma hayallerinin peşinden bu topraklara geliyor. 1870’lerde yaptıkları kazılarda gerçekten de buluyorlar hazine. Troya’da üst üste 9 katmanda inşa edilmiş şehir sayesinde ortaya çıkıyor. Ancak Schliemann kazıda hazineyi bulmaya çabalarken arkeolojik olarak ciddi tahribata da yol açıyor. Troya’dan 9000 parça değerli eseri alıp Atina’ya kaçıyor. Eserleri daha sonra Almanya’ya gidiyor, II.Dünya Savaşında kısmen kayboluyor. Bir kısmı ise Rus askerleri tarafından ganimet olarak Rusya’ya götürülüyor. Bir bölümü Puşkin ve Müzesi’nde sergileniyor. Berlin’de Neues Müzesi’nde ise replika eserler var.
Giden eserler bir yana kazıların günümüze ilerleyerek gelmesinde önemli bir isim Manfred Korfmann. 1988’den 2005’te yaşama veda edene kadar kazıların başında olan Korfmann’ın çalışma arkadaşı olan tanışma fırsatı yakaladığım Prof. Dr. Rüstem Aslan günümüzde Troya Kazıları Başkanı.
Troya Müzesi Kapılarını Açıyor
10 bin metrekarelik kapalı alanıyla kapılarını Ekim sonunda açılacak olan Troya Müzesi dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzesi örneklerinden biri olmaya aday. Rampasından yukarı doğru tırmanarak yedi başlığa bölünmüş bir hikâyeyi takip edebileceksiniz. Troya Müzesi bahçesinde ise peyzaj ile birlikte taş eserler, lahitler, sütunlar, steller, sütun başlıklar bütünlük oluşturacak şekilde sergilenecek. Eserlerin yanı sıra, Troya Savaşı Diaroması, Troas temalı interaktif film ve Troya Şehri’nin simülasyonu çocukların da etkileneceği uygulamalar olacak.
Yürüyüş yolu 2019’da.
Bu tarafa gelip görülmeye değer tarihi ve doğa güzelliklerini keşfetmek isteyenler, Troas Yürüyüş Yolu ile harika bir rotaya çıkabilecekler. Haritaları ve tüm bilgileriyle 320 kilometre ve 19 etaptan oluşan bu rotayı gelecek yıl deneyimleyebilirsiniz.
Müzenin Yanında Arkeo-köy
Troya’ya gelince Tevfikiye Köyü’nden de geçmelisiniz. Bu köy, OPET’in katkılarıyla dönemi anlatan bir atmosfer yaratarak için bir arkeo-köy’e dönüştürülmüş. Kazı alanından gelen tarihi taşlar kullanılmış, bambaşka bir yer haline gelmiş. Çalışmalar tamamlanınca ailece burada kalabilmeniz için ev pansiyonları da olacak. Hediyelik eşyalar yolda, buranın yerlileri katıldıkları el sanatı atölyeleriyle sizi Troya bebekleriyle buluşturmak için bekliyor.
Troya’ya nasıl gidersiniz?
İstanbul’dan Çanakkale’ye gitmek için havayolunu tercih edebilir, Çanakkale Havalimanı’nda yaklaşık bir saatte uçabilirsiniz. Diğer bir alternatif olarak Edremit Havalimanı’na uçabilirsiniz, ancak burada yolunuz daha uzun sürüyor. Her şekilde uçak sonrasında araba kiralamanız gerekecek. Karayoluyla gelmek isterseniz Bursa üzerinden de Gelibolu üzerinden de devam edebilirsiniz. Kilometre ve süre olarak benzer, 6 saate yakın sürüyor.