Pespembe rengi ile gülleri bahçelerinde hasat vakti görmek mi istiyorsunuz? İşte tam vakti. Gül hasadı için nereye mi gidilir, güller şehri olarak bilinen Isparta’ya elbette.

Güneykent Bekle Bizi!

Isparta şehir merkezinden yaklaşık 40 kilometre mesafede bulunan Güneykent, gül hasadının merkezi denebilir. Biz de  gül hasadının peşinde istikamet Güneykent için  gün doğmadan ayaklanıyoruz. Gül günün ilk ışıklarıyla toplandığında aroması yüksek, yağı fazla oluyor. Hasat için yaprakların altındaki tomurcuğun hafif çekin, elinizde kalıyor. Bir çuval gül 20 kilo geliyor, sonra alım merkezine götürüp tartılıp peşin satılıyor.

Gülün bir yaprağını elinize aldığınızda ağırlığını hisseder misiniz? Tartamıyorum belki ama çuvala ellerimi daldırınca kokusu buram buram üstüme siniyor. Düşünün, bir kaç kırmızı gül fiyatı bir çuval dolusu gül yaprağına denk geliyor.

Gül yaprakları alım merkezlerinden çuvallarla imbikhaneye ilerliyor, gül suyu ve yağının nasıl çıkarıldığını görüyoruz. Yakınlarımızdaki tarlarlarda mor zambaklar da, lale benzeri beyaz çiçeğiyle açan haşhaşlar da adeta gülün pembesiyle güzellik yarışında.

Tüm bu deneyim sabah saatlerine sığıyor.  Kahvaltı için yakınlardaki güzide mekan Derviş Sofrası’na yerleşiyoruz. Donatılan masaya gelen gözlemeler, reçeller ve buranın özel lezzeti nokul sıcak çayla şahane gidiyor. Kuş cıvıltısı, masamızı süsleyen gül yapraklarıyla köy ortamının huzur veren parçası. Nokulun içinde kullanılan pekmezli karışım bir de masaya reçel gibi gelince çıtır çıtır ekmeğin köşesiyle bir lokum da alarak herhalde dönüşte koşmamız gerekecek diye düşüyorum.

Hemen yakınındaki Gülderen ise kadın emeğiyle üretilen yöresel ürünleri satıyor. Yemek için seyahate her zaman hazır olduğumdan gül reçelinin iyisi nasıl yapılır soruyorum. Yeni toplanan gül yaprakları şeker ve limon suyu ile iyice ovuluyor ve maya olarak bir kenara saklanıyor, bir kaç gün, hatta daha uzun süre saklandıktan sonra, reçelin şerbeti karıştırılıp içine katılıyor. Pembe rengi, aroması böyle korunuyor.

Güle doymak için Güneykent’in ardından  bu defa  Gulsha kozmetik markasının yaratıcısı, Gülşah Gürkan’la buluşmaya gidiyoruz. Fabrikanın kapıları açık, yerde ise gül yaprakları bir yatak gibi üstüme at kendini diyor. Isparta Gülü dediğimiz Rosa Damascena, gül yağı için yoğun kokusuyla tercih ediliyor. Bir ay süren tek hasatta toplanan güller kozmetikçilerin kıymetlisi. Toplanan güller, kazanlarda kaynatılarak yağı, suyu ve balmumunu andıran konkreti  çıkarılıyor, farklı amaçlara göre kullanılıyor. Dört tondan bir litre gülyağı elde ediliyor. Bizim şansımız dergi için sözleşerek gitmek, Sacred7 Travel ise Gülsha  işbirliğiyle buraya geziler düzenliyor.

Göl manzaralı gül bahçelerine doğru, Eğirdir’e

Gül hasadının ardından bu defa istikamet Eğirdir. İlk iş, Akpınar Seyir Tepesi Terası’na tırmanarak doyumsuz manzaraya karşı çayımızı yudumluyoruz.  Eğirdir’de görülecek yerler arasında gölün üzerine uzun bir köprüyle karaya bağlanan Canada ve Yeşilada var. Burası restoranları, kamp alanları, bisiklet ve yürüyüş yoluyla huzur veriyor. 19.yüzyıldan kalma moloz taşlı duvarıyla Ayastefanos Kilisesi ise tadilattan dolayı kapalıydı ziyaretimizde. Anadolu Selçuklu taş oymacılığının güzel bir örneği olan Dündar Bey Medresesi  ilk olarak 13.yüzyılda han olarak inşaa edilmiş. Yanı başındaki Hızırbey Camii’yi ise  zarif kemerli bir minaresiyle gözünüz uzaktan seçiyor. Duvarları ayakta kalan Eğirdir Kalesi’de az ileriyle kurulu pazarın solundan yükseliyor. Göl üstünde üstü şemsiyeli yuvarlak botlarla yaptırılan yüzen piknik tabelaları dikkatimi çekiyor.   

Eğridir’e gelmişken göl kenarında yüzmek ve su sporları yapmak isteyenler Altınkum Plajı’na gitmeli. Buradan kısa sürede ulaşabileceğiniz Kovada Milli Parkı ve Gölü’ne cennet demek yerinde olur. Bir krater gölü olan Kovada’nın hem florası, hem de yaban hayvan çeşitliğini trekking yaparak görülmeye değer.

Biz ertesi sabah erkenden gölden yukarıya tırmanınca kendimize vaadettiğimiz cenneti, Sorkuncak’ta buluyoruz. Göz kamaştıran pembesi, genzimize dolan kokusuyla göle doğru uzanan gül bahçesinde güneşi karşılıyoruz. Manzara doyumsuz.

Gül Hasadından Isparta Şehir Merkezi’ne

Gülle vedalaştıktan sonra Isparta’ya dönüyoruz. Şehir  merkezinde duraklarımızın ilki 11 katla yükselen ve 3500’e yakın halı, kilim ve etnografik ürünün sergilendiği Prof. Dr. Turan Yazgan Halı ve Kilim Müzesi.  Şehrin meydanları ve önemli yapılarının üzerinde bana fazlasıyla kitch görünen gül heykellerinin gözünüzden kaçması mümkün değil.

Isparta denince muhtemelen ilk akla gelen isim Süleyman Demirel olsa gerek. Doğduğu yer olan İslamköy’de bulunan Süleyman Demirel Külliyesi’ni ziyaret etmek gezinizin duraklarından biri olabilir. Demirel’in siyasi yaşamından önemli belgelerin sergilendiği müzede elinde şapkasıyla  Demirel’in balmumu heykeli karşılıyor.

80 bine yakın öğrenci sayısıyla şehre canlılık getiren en önemli öğelerden biri olan Süleyman Demirel Üniversitesi’ni de unutmamak gerek.  Bu kadar öğrenci nerelere gidiyor diye soruyorum, şehrin Kadıköy’ü andıran kafeler sokağında bir tur soruma cevap oluyor.

Eski Üzüm Pazarı girişinde bulunan Ferah Kebap buranın köklü işletmelerinden. Nesiller boyu ustalığı sürdüren Nuri Parlar’a göre, etlerinin farkı kaynağının uzun yıllardır değişmemesi. Isparta kebabı, kaburgadan uzun saatler tandır kıvamında pişerek hazırlanıyor. Buraya bir taş atımlık mesafede ise Kebapçı Kadir ve komşusu Hacı Benli var.  

Isparta’dan ne alınır?

Yerel lezzet nokul, her sabah çıkıyor, tahin kokusu sıcak hamur kokusuyla karıştırıyor. Azıcıkla yetinilmesi zor. Nereden alırım derseniz Dem Kafe’ye uğrayın.

Gül lokumuna doyamayıp evine götürmek isteyenler Yıldırım Şekerleme’ye uğramalı. Güllü reçel ve gül kozmetik satışı da yapıyorlar.

Isparta’da ne yenir?

Ferah Kebap Salonu, dillere destan Isparta kebabı ve üstüne  kaymaklı ekmek kadayıfı söylemek için adresiniz.

Baba’nın, Süleyman Demirel’in favori mekanı olarak bilinen Kebapçı Kadir’in ise kuşbaşılı pidesi enfes. Kalaylı bakır maşrapa ile gelen üzüm hoşafı sıcak bir yaz günün değişmezi.

Hacı Benli Kebap Salonu’na gidip kabune pilavına kaşığınızı daldırmalısınız.  Isparta helvasından da yemek için midenizde yer açın.

Eğridir’de adanın üzerinde kendinizi Big Apple’da gün batımına bırakın. Mezeleri, balık ve kerevitleri de, servisi de iyi ki buraya gelmişiz dedirtecek türden.

Eğirdir’e özgü sazan dolmasını tatmak için  ise Melodi’ye gidin ama bir gün önceden siparişinizi verin.

Isparta’da nerede kalınır?

Eğirdir’de 1905 yılından kalma bir konağın restorasyonuyla hayata geçen Eskiciler Konağı Nis Otel şık ve ferah odalara sahip. Özenli hizmeti de yöresel kahvaltısı da güne keyifle başlamak için ideal.

Isparta şehir merkezinde ise Barida Hotels aradığınız konforu sağlayabilir.

Güllerin ardından lavanta geliyor

Lavanta hasadı Kuyucak’ta temmuz ortasında başlıyor. Gül kokusu yerini lavantanın harika kokusuna bırakıyor. Lavantalar toplanmadan günün ilk ışıklarıyla siz de o büyüleyici kareyi çekmek için Isparta’ya yol alın.

 

0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

©[2015] gezgorkesfet.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?